Kabul edilmelidir ki; insanlık tarihinin en eski ve en yaygın geleneklerinden olan, nargilenin, nasıl, kim tarafından başlatıldığına ilişkin tüm bilgiler, gerçekte tamamen varsayım olarak kalmak durumundadır. Konuyla ilgili bütün anlatılanların elbette, tarihsel gerçeklerden besleniyor olması ile birlikte; zaman içinde ulaştığı her kültürün kendi katkısını ve hikayesini eklediği, böylece bir “efsaneye”e dönüştürüldüğü gerçeğini hiçbir zaman gözardı etmemek gerektiği fikrindeyiz.
Başlıbaşına “evrensel bir kültür” olarak nitelenmesi konusunda kimsenin kuşku duymayacağı bu çaptaki bir geleneğin, sadece belli bir coğrafyadan doğmadığı, ölçülebilir bir zaman dilimi içinde değil, yüzyılları kapsayan bir süreç içinde ancak gelişip olgunlaşabileceği ise herkesin hemen kabul edeceği bir gerçektir.
Zamanımızda, toplumlar arasındaki yoğun kültür alış verişlerinin de büyük etkisiyle; dünyanın her yanında tanınıyor, kullanılıyor olmakla birlikte, nargilenin yaygın kullanımının, batı tarafından “doğu / yakın doğu / orta doğu” şeklindeki nitelemelerle anılan coğrafyada oluşu nedeniyle; çıkışının “doğu” dan olduğu tezi, genellikle onay gören bir tezdir. Pek çok antropoloğun, tarihçinin, sosyoloğun bu çerçevede destekledikleri; nargilenin Hindistan’dan çıkmış olduğu fikri kesinlikle kanıtlanmış olmamakla birlikte, nargilenin günümüzden 500 yıl önce Hindistan’da keşfedildiği, 15 yy.da Hintlilerin Hindistancevizine kamış takarak kenevir içiminde kullandığı daha sonra İran’da Yaygınlaşıp oradan da Ortadoğu ve Osmanlı tarafından kullanılmaya başladığı, en çok itibar gören önermedir.
O dönemlerde kenevir içmek için kullanıldığı bilinen nargilenin tütünle buluşması yaklaşık 100 Yıl sürmüştür. Anavatanı Amerika olan tütünü ilk defa Kızılderililer kullanmıştır. Amerika’nın keşfinden sonra ilk Avrupalı yerleşimciler tütün içmeyi Kızılderililerden öğrenmiş daha sonra çok popüler olacağı Avrupa’ya İspanyol gemiciler tarafından taşınmıştır. Tütünün nargile ile buluşması ise, 1600’lü yıllarda Venedikli tüccarlar tarafından Osmanlı imparatorluğu ve Ortadoğu ülkelerine getirilmesi ile olmuştur
Hindistan’dan sonra İranlı’ların, Arapların ve daha sonra Osmanlı’ların günlük yaşamlarına giren, böylece; kendine has adabıyla bir gelenek haline gelen nargilenin ismi de elbette Farsça’dan gelmektedir.
Günümüzde İranlı’ların “Kalyan” şeklinde anıyor olmalarına karşın; “Nargile” sözcüğünün, Farsça’ da, “Hindistan Cevizi” anlamındaki “Nargil ” sözcüğünden geldiği bilinmektedir. Dünya da ise Narcil, nargeela, narghile, argilee, narikela, shisha, hookah, hukka/huqqa, guduguda, Hitboo, hublee bublee, waterpipe, celam/celim Gibi sözcüklerle adlandırılmıştır.